13 Eylül 2009 Pazar

OKUL YIKILIR, DERE YATAKLARI İNŞAATLARI YIKILAMAZ

Cehaletin İSTANBUL u nerelere götürdüğü felaketlerle ortaya çıkıyor.
Bir önceki yazıda belirttiğim; okulu, kütüphaneyi yıkan zihniyet, dere yataklarına yapılmış binaları yıkmıyor, yıkamıyor, yıkamazda.
Çünkü onlar yandaşları, genellikle, oy topladıkları,kendilerini iktidara getirenlerin binaları.
İşte bu düzeni böyle binalarla kurdular,İSTANBUL un tüm güzelliğini alan bu yerleşimciler şehirede hükmetmeye başladı. Orada burada her köşede bir mahalle türedi geldikleri yerlerin adı ile. Çok severdiniz de neden bıraktınız yurtlarınızı.
Sizi dere yataklarına yerleştirenler kendi sonları ile beraber sizinde sonunuzu hazırlıyor görmüyormusunuz. Göremezsiniz çünkü sizi okutmadılar, okumanızı istemediler, kitaplarınızı harabeler altında bıraktılar, okullarınızı yıktılar ki görmeyin bilmeyin cahil kalın, sizi böyle dere yataklarında avutsunlar, kömür pirinç bulgurla kandırsınlar. Merak etmeyin CENNETİN de tapuları onlarda dağıtacaklar size.
Okulları yıkan kitapları atan zihniyet; kurduğu sahte kalkanların altına iyice siniyor, TAKUNYA sesi şimdilik gür çıkıyor, ama merak etmeyin gerçeğin sesi hiç durmuyor, takunya seside unutulmuşlar arasında yerini alacak, zaten başkada şansı yok .
Adı gibi artık takunyamı kaldı ?

27 Ağustos 2009 Perşembe

YIKILAN BİNA VE ALTINDA KALAN KİTAPLAR

Şu anda İSTANBUL B.ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI SAYIN KADİR TOPBAŞ,CELAL PİR'e bir şeyler anlatıyor, HALİÇ HALİÇ deyip duruyor.
CELAL PİR de ortama ayak uyduranlardan sormuyorki BAŞKAN OKULU Nasıl kıydında yıktın, hadi evraktı belgeydi eksikti gedikti, anlardık biraz ama nasıl kıydın koca kütüphaneye de kitapların bile toplanmasına izin vermediniz. Sen ki İSTANBULLU diye övünürsün, bu İSTANBUL lu olmaya pek benzemiyor. Palavradan yerleşik istanbullu.
Kitapları sever İSTANBULLU, kıyamaz hor görülmesine, onun için sarrafları boldur, bu kültür şehrinin, her ne kadar BEL.Başkanları, yöreler de dahil kültür den nasiplerini almamış olsalarda; yık okulu, anladıkta, kıyma kütüphaneye, zaten değerini bilen kimselerde kalmadı ya, sen uyma bari o densizlere, vur elini masaya, dur de, durun bakalım ben bu şehrin başkanıyım,yıktırmam o kütüphaneyi de, bekleyin kitaplarını toplayalım de onlara zarar gelmesin de de be adam . Hiç bir şey yokmuş gibi de çık anlat HALİÇ miş suymuş, CELAL PİR sende durma sorsana,anlat başkan nedir bu diye , ama senin de suçun yok programın değil, hazırladığın sorular değil, hatta her zaman ortama uygun hazırlandığın kıyafet bile bugün düzgün değil.

20 Ağustos 2009 Perşembe

KORKU CUMHURİYETİ ( 5 N 1 K CNN )

Bir kaç gün evvel CNN de ki"5 N 1 K" programının manşeti ve içeriği.
Bir önceki yazımın üzerinden aylar geçmiş, ne yazıkkı artık TV programının manşetine taşınmış bu korku. Belki geçer bir şeyler değişir umudu yerini acabalara bırakıyor.
Yazık oluyor insanlarımıza, kapılmış rüzgara gidiyoruz , ezik, sinmiş, hakkını aramayı unutmuş.
Eskidende böyle idik. Bir ara açıldık gibi oldu, ihtilaller sonrası, demokrasi, özgürlük varmış dedik galiba. Yokluklar gitmiş, raflar dolmuş, aaa insanca yaşam buymuş demiştik.
Sokak köşelerinde MARLBORO var KENT var sesleri kaybolmuştu, tipini beğenmediklerini, yan bakanları şubelere atıp, ne olduğunu bile bilmeden misafirliklerini unutmuştuk, karakollarımız bile camdan ve şeffaftı artık.
Bugünkü HÜRRİYET te resimler var adamlar cephanelikler yığmış bir taraflara, savaş çıksa savunma için yeterde artar gibi. Ne yapacaklar dı bunlarla, nerelere götüreceklerdi bu memleketi, bunlarmı kurtaracaklardı memleketi? Peki bizi onlardan kim kurtaracaktı. İllaki birilerinin bu memleketi kurtarmasımı gerekiyor. O kadar basiretsizmi ki bu halk ?
Ah ne olurdu bu garabetliklerden bir kurtulabilseydik,ama çok zor görünüyor. Kazanı tam kaynatırken, bir tutam şundan, bir tutam bundan birazda şunlardan koyalım dedikçe işler iyice karışıyor, kaçıp gidiyor elimizden,tadıda kaçıveriyor hemen.

13 Nisan 2009 Pazartesi

KARANLIĞA YÜRÜYÜŞ

Nereye gittiğimiz artık belli oluyor.
Karanlığa, kopkoyu bir karanlığa gidiyoruz.
Bu ülkenin insanları olarak neler olup bittiğini bilmeye bile hakkımız yok artık.
Korkmaya başladık. Sıra kimde ve büyük bir ihtimalle, biz sıradan vatandaşlarda.
Artık kaçıncı dalga olur bilinmez ama eski ARJANTİN cuntasına dönüyor yavaş yavaş.
Stadlara doldurulacak insanlar..
Yok artık olmaz öyle şey demek geliyor insanın içinden ama diyemiyoruz.
Binlerce sayfa iddianame, birbirleri ile nasıl bağlantı kurulduğu bile anlaşılması zor bir sürü insan zanlı, göz altında, yada tutuklu ve daha arkası da var belliki.
Biz sıradan vatandaşların bile aklında bir soru var.
Küçücük dava bile aylar sürerkekn, böylesine devasa bir dava nasıl biter,ne zaman sonuçlanır.
Bir ne idüğü belirsiz adamın kuyuya attığı taşı, kaç akıllı çıkartabilecek.
Yıllar sonra bile olsa, bu ülkede dönen entrikaları,bu ülke üzerine oynanan oyunları öğrenebiliyoruz, vay vay vay diyebiliyoruz.
Normal, çağdaş bir ülke olmak için bunların sona erdirilmesini elbette istiyoruz.
Ne kardeş kavgalarına, ne ihtilallere tahammülümüz var artık.Ama böyle mi bu işin çözümü ? Kaosu aynı yöntemlemi çözeceğiz.
Yazık değilmi bu ülkeye, bu ülkenin insanlarına ?